Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre


2020-05-23 12:38:58

Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre


Zamanaşımı

Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden “dava edilebilme” niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Zamanaşımı ile alacak hakkı son bulmaz, yalnızca eksik borç haline gelir.

Zamanaşımı; bir borcu doğuran, değiştiren, ortadan kaldıran bir olgu olmayıp doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran savunma aracıdır. Zamanaşımı, alacağın varlığını değil istenebilir olmasını ortadan kaldırır. Başka bir anlatımla alacak hakkının, belli bir süre içinde kullanılmaması yüzünden “dava edilebilme” niteliğinden yoksun kalmasıdır. Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Bir talep ve dava hakkının yasada belirtilen süre içinde kullanılmaması halinde, usul hukukunda öngörülen biçimde ileri sürülmek koşuluyla borçluya borcunu ödememe olanağı sağlayan bir şekli hukuksal müessesedir.

Borçlunun zamanaşımını, yasada öngörülen biçimde ileri sürmesi zorunludur. Bu yüzdendir ki, zamanaşımı alacağın doğumu ile ilgili olmayıp, alacağın istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Zamanaşımı defi ileri sürülmedikçe alacağın konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde yasal bir engel yoktur. Kişisel bir savunma nedeni olup, ilgilisi tarafından ileri sürülmedikçe mahkemece re’sen gözetilip, uygulanamaz. 

Zamanaşımının davayı etkisiz bırakması, borçlunun iradesine bağlıdır. Kendiliğinden gerçekleşmez. Borçlu tarafından açıkça ileri sürülmedikçe, hakim tarafından (dosyadaki bilgi ve vakıalara bakılarak), kendiliğinden gözetilemez, tarafa hatırlatılamaz (Hukuk Genel Kurulu 2006/4-232 E.,  2006/269 K.).

 

Hak Düşürücü Süre

Hak düşürücü süre, doğrudan doğruya hakkı ortadan kaldıran sürelerdir. Bu sürelerin geçmesiyle artık hak doğrudan doğruya ortadan kalktığından, zamanaşımı sürelerinin geçmesi gibi eksik bir borç sonucunu doğurmaz. Zamanaşımı bir “defi hakkı” vermesine karşılık, hak düşürücü süreler “itiraz” niteliğindedir. Defi, borçluya tanınmış bir hak olduğu için, her hak gibi, defi hakkının kullanılmasından vazgeçilebilir. Buna karşılık “itiraz” bir hakkın doğumuna engel olan veya doğmuş bir hakkı ortadan kaldıran bir sonuç yarattığı için, borçlu bundan vazgeçemeyeceği gibi hakimin de re'sen nazara alması gerekir.

Açıklanan sebeple; zamanaşımı defi, borçlu tarafından ileri sürülmedikçe, yargıç tarafından kendiliğinden gözönüne alınamaz ve bir sonuç yaratmaz iken, itiraz ve hak düşürücü süre, yargıç tarafından doğrudan ve kendiliğinden göz önüne alınmak zorundadır. Hak düşürücü sürelerde, zamanaşımındaki gibi, sürelerin durması ya da kesilmesi de söz konusu değildir.




Yorum Yazınız